29 Haziran 2008

good, better, best...



"paramın" diyor, "çoğunu
içkiye ve
kadınlara
harcadım.
geri kalanını da
çarçur
ettim."

hiç, böyle bir şey dediğini bildiğin bir adamı seyretmekle, "önümüzdeki maçlara bakıyoruz"dan başka bir şey diyemeyen bir adamı seyretmek bir olur mu allah aşkına?

george best
'i izlerken az şeyden duyduğum bir mutluluk hali içindeydim. içki içmiyordum. topla birlikte yuvarlanıyordum...

21 Haziran 2008

"adaletin bu mu dünya..."



sağolsunlar her vesileyle kafamıza kakıp duruyorlar; dünya böyle işte, rockçıların yanında değil... kimlerin yanında olduğu belli ama... "kimler"in içini doldurmayı herkesin kendi meşrebine bırakıyoruz tabii.

17 Haziran 2008

düstur

onlar ki pisliktirler, adidirler, şerefsizdirler, ikiyüzlüdürler, yavşaktırlar; kendi pisliklerini, adiliklerini, şerefsizliklerini, ikiyüzlülüklerini, yavşaklıklarını maskeleyip arkadan konuşurlar, senin derdin onlarla değil. o pisliklerin, adilerin, şerefsizlerin, ikiyüzlülerin, yavşakların lafını alıp kabul eden yediğin, içtiğin, sevdiğin insanlarla. çünkü onlar pislikte, adilikte, şerefsizlikte, ikiyüzlülükte, yavşaklıkta her zaman önde gelenlerden olacaklardır.

16 Haziran 2008

dışarısı


açık cam kapanmasın diye önüne koyduğum mecelle-i umur-ı belediye kitabının kapağı kalkıyor, iniyor, kalkıyor, iniyor. rüzgar. yok, esinti. sol kolumun üzerinden boynuma, boğazıma tırmanıyor, burnuma kadar geliyor. kuşlar uçuyor. ayasofya'dan önce gözüme çarpan ağaç sallanıyor. yoldan insanlar geçiyor. parkta üç kişi oturuyor. brian may söylüyor. ben düşünüyorum. uzun zamandır böyle durarak düşünmediğimi fark ettiğim için yazıyorum. rüzgar boynuma tırmanıyor. kuşlar uçuyor. ayasofya yerinde duruyor, kaç zamandır. ağaç sallanıyor. tekrarlar anlatıma şiirsel bir hava veriyor. kısa cümleler vurguyu arttırıyor. fark etmiyor esasen, olabileceğim en iyi adamın bu olmadığını biliyorum.

08 Haziran 2008

senaryo


bazen bazı insanlar çok zeki olduklarını sanıp, karşısındaki aldatabildiğini düşünür hani. her şey en ince ayrıntısına kadar hesaplanmış, arkada iz bırakılmayacak şekilde düzenlenmiştir. halbuki işte, kimse kimsenin aklının nasıl çalıştığını tam olarak bilemeyeceğinden günün birinde mesela vaktiyle söylediğin basit bir detay bütün planını alt üst eder. zaten en iyi kara film senaryoları da böyle kurulur.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...